Marvel’ın Resimli Tarihi

Hitler 1939 yılında Polonya’yı işgal etti. İngiltere, Fransa, Avustralya ve Yeni Zelanda savaşa katılmaya karar verdi. ABD tarafsız kalmayı tercih ederken Manhattan Projesi adı altında olağanüstü savaş deneyleri de gerçekleştirmeyi ihmal etmedi. Bu karanlık dönemde dünyanın kahramanlara ihtiyacı vardı. Marvel Comics’in Süper kahramanlarına. Marvel hayranları için Marvel’ın Resimli Tarihi ni sunuyoruz.

Nazi Almanya’sının gölgesi tüm Avrupa’yı karanlığa sürüklerken, dünyayı kim kurtaracaktı? Bunun cevabı 1939 yılında gazete bayilerinde belirdi. Timely Publications isimli yayınevi Marvel Comics #1 isminde bir resimli roman denemesini raflara yerleştirmeye başladı. Turuncu renkte bir karakter olan Human Torch, kurşunları göğsünde eritebiliyor, son derece akıl almaz tehlikelerin üstesinden gelebiliyordu. Torch’a daha sonra Namor the Sub-Mariner katıldı, bu kahraman da Antartika’nın buz gibi sularından çıkıp insanlığı kurtarmaya çalışıyordu. İlk çıkan derginin fiyatı 10 sentti.

Marvel’ın Resimli Tarihi

Savaştan bu yana geçen neredeyse 80 yılın sonunda, bugün Marvel Entertainment olarak şekillenen ve basit bir çizgi romanl başlayan macera, artık eğlence endüstrisinin kriterlerini belirliyor. Milyarlarca dolarlık Walt Disney anlaşmaları ile birlikte, tüm çizgi roman karakterleri birer birer beyaz perdede boy gösteriyorlar. Walt Disney CEO’su Bob Iger bu anlaşmalardan çok memnun, Marvel’ı bir “hazine sandığı” olarak tanımlıyor.

Tarihe bire bir şahit süper kahramanlar

İkinci Dünya Savaşı sırasında çok fazla ilgi görmeyen süper kahraman dergisi, 1950’lerde Stan Lee’nin editör olmasıyla bir canlanma yaşadı ve 1960 yıllarında istediği popülerliğe ulaşmayı başardı. Uzun dönemli bir yayın olmasının verdiği şans, Marvel’ın resimli romanlarının dünya tarihinin her köşesinde bir kahraman yaratmasını sağlıyordu. İkinci Dünya Savaşı, Berlin Duvarı’nın yıkılması, 9/11 İkiz Kule faciası gibi tarihte iz bırakan her olay, Marvel kahramanlarınına da bir noktadan dokundu. Örneğin Örümcek adam Obama’nın başkan seçilmesinden hemen sonra Beyaz Saray’da bizzat kendisini kutladı.

Modern Mitoloji

Marvel, entelektüel olarak kendisini yakın tarih boyunca geliştirip bunu okuyucularına eğlenceli bir şekilde aktarırken, mitolojik olayları da bambaşka bir evrene yerleştirmeyi başardı. Thor bu örneklerin en önemlisi ve en sevileni olarak bilinir. Sonuç olarak Amerikan popüler kültürü Thor’ un çekici Mjölnir’den daha ağır bir toplum değildi ve eğlenceli-tuhaf hikayelere çok açıktı. Nordik Mitoloji’nin tüm tanrılarını elle tutulacak kadar gerçek karakterlere dönüştüren Thor, uzak evrenlerle dünyayı bir araya getirdi ve okuyucular tarafından hemen benimsendi.

Marvel’ın uzun zaman en büyük rakibi olan Detective  Comics (DC), Marvel kahramanlarıyla rekabeti sürdürülebilmek için Batman ve Superman’i yarattı. Her iki yayın kuruluşu da kendi evrenlerini kurdu ve buralara süper kahramanları serpiştirdiler. Marvel olmasaydı DC çoktan dükkanı kapatabilirdi. Çünkü süper kahramansız resimli romanlar pek rağbet görmüyorlardı.

Marvel’ın Resimli Tarihi Devam Ediyor

Yeni bir dönem

Marvel Comics efsanesi aslında 1961 yılında bir golf oyunu sırasında daha da gelişti. Timely Publications CEO’su Martin Goodman golf oynarken DC Comics’in Justice League diye bir takım süper karakterler sayesinde çok satış yapmayı başardığını öğrendi.

Bu haber üzerine ofise dönen Goodman şef editörü Stan Lee’ye hemen rakip bir süper kahraman serisi yaratmasını söyledi. Ressam Jack Kirby ve Lee hemen fantastik Dörtlü’nün eskizlerine başladılar. Stan Lee 1961 ve 1963 yılları arasında tüm yaratıcılığını konuşturarak X-Men, Hulk, Thor ve Avengers serisini yarattı ve resimli roman dünyasına yeni bir soluk kattı.

İnsan kahramanlar

Marvel süper kahramanlarının en önemli özellikleri insanlıklarıydı. Bu karakterler ne kadar muazzam, akla sığmayan güçlere sahip olsalar da sonunda insandılar, bir ruhları vardı. Hataları, kıskançlıkları, gururları ve yanlışları onları bizden biri yapıyordu ve Marvel’ın en önemli kozu da buydu. Peter Parker gibi utangaç bir karakterin şehrin kurtarıcısı olması, son derece ukala, kendini beğenmiş, multimilyarder Tony Stark’ın bir kişi için bile canını tehlikeye atması onların bizimle hızlı bir şekilde bağdaşmasını sağlıyordu. Marvel kahramanları herkesti, herkes Marvel kahramanı olabilirdi.

Hollywood işgali

DC’nin Superman’i 1978 yılında hasılat rekorları kırınca, resimli romanlar yüzlerini beyaz perdeye çevirdiler. Hemen arkasından gelen Batman (1989) yönetmen Tim Burton’a çok büyük bir takdir kazandırdı.

Henüz 1998 yılında kendine ait bir resimli romanı olmayan, Tombs of Dracula çizgi romanından bir karakter olan Blade, 1998 yılında Marvel’ın desteği ile sinemaya uyarlandı. Bu filmin kazandığı bir milyar dolarlık hasılat 2000 yılında X-Men’in  beyaz perdeye uyarlanması için yapımcılara cesaret verdi. Özellikle Wolverine karakterinin Hugh Jackman tarafından yorumlanması, seyircinin çok beğenisini topladı. X-Men serisi devam ederken paralel yapımlar olarak solo Wolverine filmleri de gişede başarıya koşuyordu.

Takım oyuncuları önemli

Marvel resimli fantastik roman türünde çok önemli bir adım daha atarak nerede olurlarsa olsunlar, tüm süper kahramanların birbirinin yardımına koştuğu, takımlar oluşturduğu hikayelere önem verdi. Subliminal mesaj olarak “bazı şeyleri yalnız başaramazsınız” veren Marvel Avengers ve X-Men serilerinde bu olguyu yoğunlukla takip etti. Biz de bu kısa özetimizi tüm kahramanların bir arada olduğu bir Marvel Selfie’si ile noktalayalım.

Meraklısına ufak not: Marvel Comics evrenine ait tüm çizgi romanlar 9 binden fazla karakter barındırıyorlar.

Sevebilirsin...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir